8 Mart 2012 Perşembe

O, ARTIK BİR EFSANE.....

BU DOĞALGAZ TÜRKİYE'YE YETER

Yük. Müh. Hüseyin Hüsnü GÜREL
CAN ERZİNCAN 
VE SEVGİLİ ERZİNCANLI HEMŞEHRİLERİMİZİN 
BAŞI SAĞOLSUN...
Kendini, özellikle ve bilhassa Erzincan'ın ve bu çok sevdiği şehrin şahsında "vatan ve milletine" hizmete adayan;
İnşaat Yüksek Mühendisi Sevgili ve Değerli Dost; HÜSEYİN HÜSNÜ GÜREL, 06 Şubat 2012 Salı Günü  aramızdan ayrıldı ve HAK'a yürüdü.
"ERZİNCAN Şehri ve Ovası'nda varlığına emin olduğu zengin Doğalgaz rezervlerini açığa çıkartıp; Hemşehrilerini büyük bir zenginlik ve mutluluğa kavuşturmak ve Anadolu İnsanı'nı yabancılara muhtaç olmaktan kurtarmak için, 20 yıldır aralıksız çalışan ve bu uğurda inanılmaz masraflar edip; Efsanevi bir mücadele veren "HÜSEYİN HÜSNÜ GÜREL", davasını ispatlamasına rağmen kimseyi harekete geçiremedi.
Şimdi dava, O'nu dinlemeyen ve "inandıkları halde" hükümet nezdinde teşebbüse geçmeyen Erzincanlıların.
O'na Allah (CC)'dan rahmet ve mağfiret, kederli ailesi, "kıymet ve kadr'ini bilmeyen" Erzincalı hemşehrilerine başsağlığı dileriz.
Bu güne kadar ülkemiz ve özellikle Erzincan'ın yetiştirdiği "çok müstesna, iyi kalpli, yüksek ruhlu, milli, manevi ve ilmi değerlerine sadık, samimi ve saygıdeğer; Yüzlerce eser, hizmet ve hikmet sahibi Aziz İnsan" ile hemhal olmak isteyenler, O'nun;
http://www.milliservet.blogspot.com
adresinden ziyaret edebilirler.
Selâm, saygı, hürmet ve muhabbetle....  
Not: Bu MESAJ, "BU ADRESTEN GÖNDERİLEN" son mesajdır.
Hoşça kalın, Hüseyin Hüsnü GÜREL Üstad'a hakkınızı helâl edin..
LÜTFEN
!..........
Sadık Dost, samimi ve Can kardeş Mustafa,,,,,,,,,,,,,,,,,

 ÜYELERİMİZDEN (1953 İNŞAAT)
HÜSEYİN HÜSNÜ GÜREL
VEFAT ETMİŞTİR. CENAZESİ 06/03/2012 SALI GÜNÜ KARŞIYAKA CAMİNDE ÖĞLE NAMAZINI MÜTEAKİP KILINACAK CENAZE NAMAZINDAN SONRA KARŞIYAKA MEZARLIĞINDA DEFNEDİLECEKTİR. KENDİSİNE TANRIDAN RAHMET YAKINLARINA BAŞSAĞLIĞI DİLERİZ. (İTÜ) 
TAZİYE İÇİN: 0312 439 19 25
*************************
             Evet ne yazıkki Türkiyede iş yapanların yok olduğu, sonradan öldüğünde badem gözlü olduğu gibi; Hüseyin Abide aynen gitti Allah rahmeti ile yargılasın ve tafsilatını affetsin.
            Geçmişte olduğu gibi ÜLKEMİZDE BU KADAR KOR OLDUKTAN SONRA , TÜM ŞAŞILARIN KRALLIĞI DEVAM EDECEĞİ MUHAKKAKTIR. Örnek  verirsek Nuri DEMİRAĞLAR ,Prof Dr Necmettin ERBAKAN bunlara açık göstergesidir.
             Öldükten sonra Havalanına Ünv lere isim verirler ama nafile .Sağlığında inanmadığın adamlara öldüğünde isim versen gelecek nesil nasıl    istifafade edecek Sorgulamamız lazım .derler ya "Ele verir talhumu , kendi yutar salkumu" Nasihat geçmez bu toplumada fayda vermez.
            08 / 03 /2012   Metin ÇİMEN    Milli Görüş Eri.
***************************
Allah Rahmet eylesin mekanı cennet olsun başımız sağ olsun. Ferudun ÖZGÜMÜŞ
***************************
ALLAH RAHMET ETSİN MEKANI CENNET OLSUN, ERKAN ÇAKMAK
*************************** 
MERHUMA ALLAH'TAN RAHMET, YAKINLARINA SABIR, TÜM SEVENLERİNE VE TANIDIKLARINA BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUM.

TÜRKİYE SENİ UNUTMAYACAK NAİF İNSAN.....

ALİ ASLAN DUMANOL
Eğitimci Düşünür Yazar
AMAN SÖZÜN AZ OLSUN,   AYDIN OLSUN,
IŞIK SAÇSIN,   BAKAN KÖRE GÖZ OLSUN !
UNITED-TURKS Birleşmiş Türkler
http://www.facebook.com/dumanol
http://dumanol.blogspot.com

Ali Aslan DUMANOL
TÜRKLER  KAZANACAK,
BİZ KAZANACAĞIZ !
=================== 
Başımız Sağ Olsun!
Sanal dergilerimize yazılarını sanal olarak göndermekte idi!
Sanal olarak tanışmıştık.
Gönderdiği yazıları sanal da olsa yayınlamaya çalışmıştım.
Bu gün gelen bu mesaj ile bilgim oldu.
Allah C.C. Rahmet etsin.

Mahmut Selim GÜRSEL

Bu mesajınız üzerine sayfasına vefat tarihini düştüm.
http://yazarlar.dergisi.info 
================
Yüreği vatan sevgisiyle dolu, emeğini ve başını bu yola koymuş
HÜSEYİN HÜSNÜ GÜREL'in

aziz ruhu şad olsun. Gelecek nesillere güzel bir miras bıraktı.

Allah kabul etsin. 

İlhan + Mehmet Dülger

2 Haziran 2011 Perşembe

HABER: "ERZURUM MEDYA" 26 Nisan 2011, Salı

BU DOĞALGAZ TÜRKİYE'YE YETER

Yük. Müh. Hüseyin Hüsnü GÜREL
(emha)-Erzincanlı mühendis Hüseyin Hüsnü Gürel, Erzincan'da Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacını karşılayacak hatta yurtdışına bile ihraç edecek kadar büyüklükte doğalgaz bulunduğunu iddia ederek, "Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır. Bu doğalgaz küçük bir olay değildir, Erzincan'ı altından yapar" dedi.
78 yaşındaki mühendis Hüseyin Hüsnü Gürel, Erzincan ve Marmara Bölgesi'ndeki doğalgaz varlığıyla ilgili TBMM Başkanı Köksal Toptan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'e raporlar gönderdiğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunacağını söyledi. Türkiye'nin en büyük doğal afeti Erzincan'daki 1939 depremine ve son olarak 1983'teki depreme tanık olan Gürel, sarsıntılar öncesi duyulan korkunç patlama seslerinin nedeni araştırarak bu seslerin bölgedeki zengin doğalgaz yataklarından kaynaklandığını tespit ettiğini söyledi. Hazırladığı raporda bunu belgeleyen Gürel, "Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır. Bu doğalgaz küçük bir olay değildir, Erzincan'ı altından yapar" diye konuştu.
Erzincan ve Marmara'da deprem olmadan önce bölge halkının yer altından büyük sesler duyduğunu ifade eden Gürel, yaptığı açıklamada, "Sesin hızı saniyede 346 metredir, deprem hareketinin hızı ise saniyede 5 bin kilometredir. Yani deprem hızı sesten 15 bin defa daha büyüktür. Yer altında önce bir deprem hareketi başladığı zaman önce hareketten önce ses gelmesi gerekir. Erzincan ve Marmara Bölgesi'nde depremden önce ses işitilir. Bu fizik kanunlarına aykırıdır. Bunun nedeni açıktır, depremden önce doğalgaz patlaması yaşanıyor" şeklinde konuştu. 


Doğalgazın bulunduğu yerleri 'düdüklü tencereye' benzeten Gürel, "Bir düdüklü tencerenin içine kum, çakıl ve doğalgaz koyup patlatırsanız üzerinde tren bile olsa havaya hoplatır" dedi. Gürel ayrıca Erzincan'daki depremlerde geceleri yerden göğe ulaşan doğalgazın yandığını ve yerdeki tüm karları erittiğine şahit olduğunu söyledi. Erzincan Ovası'nda bulunan doğalgazın hem kentin hem de Türkiye'nin kaderini değiştirebilecek zenginlikte olduğunu savunan Gürel, şunları söyledi:
"Ben Erzincan depremini gördüm. Büyük de bir patlama gördüm. Depremden önce doğalgaz patlıyor. Marmara ve Erzincan'da depremlerde nur gibi ışıklar meydana gelir. Bu doğalgazın yanması sonucu oluşur. Tabii afetlerin nedenlerinden biri de doğalgazdır. Gökteki doğalgaz yanıyor, yerdeki karları eritiyor. Hesap edersek trilyonlarca metreküptür. Hava soğuktur. 92 depreminde eksi 11.3 dereceyi şeker fabrikası tespit etmiştir. Sabaha kadar karlar erimiştir. Türkiye'nin yıllık ihtiyacı 20 milyar metreküptür.
Bunun en az 5-6 misli gaz gökte yanıyor. Erzincan'ın bir özelliği var, faylar çok kötüdür, ben bunları kabul ediyorum. Faylardan doğalgaz kaçar, petrol geçer. Yalnız Erzincan'ın bir özelliği var, Arabistan kıtası Anadolu'yu muazzam kuvvetle iter, faylar kırılır, çatlar, deprem olur. Depremlerden bir gün, yarım gün evvel gaz çıkmaya başlar. Deprem olur olmaz Arabistan Anadolu'yu, Erzincan Ovası'nı ittiği için bu faylar vana gibi kapanır. Bu kırılan faylardan doğalgaz sızar. Bana diyorlar ki Azerbaycan'da, İrlanda'da doğalgaz çıkıyor. Bizim doğalgazımız çıkmıyor ama bu bizim lehimizedir. Bir gün iki gün çıkıyor, gökte yanıyor, karları eritiyor ve sonra kapanıyor. Eğer Erzincan Ovası'ndaki gökte yanan doğalgaz, Erzincan ovasındaki soğuk havayı trilyonlarca metreküp ısıtıyorsa, ovadaki karları eritiyorsa, bunun hesabını yaparsanız Türkiye ortalamasının üstündedir. Bir avuç gazla olmaz bu. Devlet bunu incelemeli, gereken araştırmayı yapmalıdır. Bu doğalgaz Türkiye'nin ve Erzincan'ın kaderini değiştirir. Küçük bir olay değildir. Bu Erzincan'ı altından yapar. Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır." 

Hüseyin Hüsnü Gürel, bölgedeki doğalgaz varlığının büyük bir nimet olmakla birlikte aynı zamanda ciddi bir tehdit de oluşturduğunun altını çizerek, devletin bu konuya el atmasını istedi.
Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt'ın 1509 depreminde kentin çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırdığını ve çok az masrafla İstanbul'u bu deprem sarsıntılarından kurtardığını anlatan Gürel, bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açıldığını, kuyuların denge bacası görevi yaparak basıncı azalttığını kaydetti. Gürel, Marmara Bölgesi ile Erzincan Ovasında 20-30-50-100 metre gibi az derinliklerde geniş çaplı kuyular kazdırılarak, bu yerlerin çok az masrafla çok korkunç afetlerden kolayca kurtarılabileceği uyarısında bulundu.
Erzincan Ovası'nda çok zengin doğalgaz yatağı varlığının kesin olarak belli olduğunu ve her deprem gecesi Türkiye'nin yıllık doğalgaz ihtiyacından daha fazlası doğalgazın gökte yandığını savunan Gürel, Erzincan Ovası'ndaki zengin doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde, Türkiye'nin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra fazlasının ihraç edilebileceğini söyledi. Gürel, bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Türkiye'nin doğalgaz bakımında dışa bağımlılıktan kurtulacağını ve yüz binlerce insana iş imkanı sağlanacağını öne sürdü.
Gürel, Erzincan ve Marmara Bölgesi'ndeki doğalgaz varlığına ilişkin raporu başta TBMM, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlara gönderdi. Gürel, rapordan Başbakan Erdoğan'a da göndereceğini sözlerine ekledi.

26 Nisan 2011 Salı

"önemli duyuru"

ERZİNCAN DOĞALGAZ YATAĞI "ÜLKEMİZ İHTİYACINI" FAZLASIYLA KARŞILAYACAKTIR...
Hüseyin Hüsnü GÜREL
Erzincan ovasında depremler esnasında yeraltından patlama sesleri işitilmekte; bazı yerlerden alevler göklere yükselmekte; etraf ışıklanmakta; gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmekte; bulutların çok üstünde doğalgazın alevli yansıması ile 1939 ve 1992 depremlerinde olduğu gibi; Erzincan ovasında deprem geceleri sabaha kadar hava çok ısınmakta ve ovadaki donmuş karlar erimekte;, Depremler esnasında Erzincan Ovası’ndan çıkan katran gibi ham petrol maddesi Fırat nehrinden akıp gitmektedir.
            Depremlerde Erzincan ovasındaki faylardan çıkan yeraltı suları ısınmadığına ve sıcak sular akmadığına göre, bu ovadaki trilyonlarca m3 çok soğuk havanın ısınması ve ovadaki karların erimesinin doğalgazın gökte yanmasından ileri geldiği kesin şekilde belli olmaktadır. 
            1045 Depreminden beri; günümüzde yaşanan 1939, 1983 ve 1992 depremleri dâhil Erzincan ovasında en az 29 defa deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerin hepsinde patlama, alevlenme ve ışıklanmalar olmuş; gökyüzü kızıl renge bürünmüş ve bu ovada hava çok ısınmıştır. Bu depremlerden yalnız 1045 Erzincan depremine ait yazılı belge vardır. 1045 depreminde güneş ile ay kan rengine boyanmış; doğalgazın gökte alev ile yanması sebebiyle güneşin ve ayın kan rengine boyandığı anlaşılmaktadır.
            1045 Depreminden beri bu güne kadar geçen 966 sene içinde Erzincan da yalnız Abdulkadir Deliktaş, ilk defa 1992 Erzincan depreminde yatsı vakti karanlık gece de kıpkızıl ışık ortamı olduğunu; Karakaya da yeraltından çok büyük ateş topunun fışkırdığını herkesin bildiği konusunda internette yayın yapmıştır. Deliktaş, bu deprem gecesi Erzincan da soğuk havanın sabaha kadar ısındığı ve ovada ki karların eridiği konusunda bilgi vermiş olsaydı; bu ovada çok zengin doğalgaz yatağı varlığı daha belirgin şekilde ortaya konulmuş olacaktı.
            Bulutların üstünde milyarlarca soba yakılsa bile, yerdeki karları eritemeyeceği düşünülürse; her depremde Erzincan ovasında Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacı olan 40 milyar m3 doğalgazdan kat kat daha fazla doğalgazın yandığını hesap etmek mümkündür.
            BUNA GÖRE:
            1) 1994 yıllarında deprem ve doğalgaz konularında çok az bilgim vardı, zamanla bu konularda yeni bilgiler ve belgeler elde ettim. Ülkemizin efsane Valisi Rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun imzası ile Erzincan depremlerinde yeraltından patlamalar işitildiği; faylardan alevlerin fışkırdığı konusunda tarafımdan verilmiş olan bilgiler Erzincan Valiliğinin 18/10/1994/459 sayılı yazılarıyla doğrulanmış ve bu doğalgazdan enerji olarak istifade etme konusundaki öneri de Valilikçe benimsenmiştir.
            2) Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce yer altında doğalgaz patlamaları ile çok korkunç afetler meydana geldiği ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yataklarının varlığı konusunda tarafımdan düzenlenen 10/10/2008 tarihli Rapor ve 32 belge yetkili makamlara sunularak ilgi gösterilmesi istenilmiştir.
            3) TPAO Genel Müdürlüğü Erzincan Ovasında doğalgaza rastlanılamadığı; erozyonla doğalgaz yatağının aşınarak yok olduğunu; bu ovada petrol ve doğalgaz olsa bile ekonomik olmayacağı gibi masa başında oturarak beylik ifadeler içeren cevaplar ile ülkemiz için stratejik değeri ile fevkalade önemi olan doğalgaz konusuna ciddi yaklaşım gösterilmemiştir. TPAO Genel Müdürlüğünce, Erzincan ovasında doğalgaz yatağı varlığı kabul edildiği takdirde; TÜBİTAK Başkanlığınca bu konu da yardım edileceği bildirilmiştir.
4) Arabistan plâtosu Anadolu’yu muazzam bir kuvvetler itmekte ve Anadolu her yıl 2.5 cm. Yunanistan’a doğru yaklaşmaktadır. Arabistan plâtosunun itmesi sonucu Erzincan ovasından geçen fayların karşılıklı yüzleri birbirlerini itmekte ve bu fay yüzeyleri birbirine zorlanarak yapışmaktadırlar. Zamanla, zorlanarak itmeye dayanamayan bu fay yüzeyleri çatlamakta, çatlayan yüzeyler 5-10 saat gibi kısa zamanda kırılmakta ve fayların kırılmasıyla depremler meydana gelmektedir.
            Depremler esnasında 5-10 saat süreyle fay çatlaklarından yükselen doğalgaz yeraltında grizu gibi patlamakta; dışarıya çıkan doğalgaz ise yüzeyde ve gökte alevle yanmaktadır.             Deprem olayı olup biter bitmez Arabistan platosunun zorlayarak itmesiyle karşılıklı fay yüzeyleri birbirine yapışarak açılmış olan bütün çatlaklar vana gibi kapanmakta ve doğalgazın dışarıya çıkmasına izin verilmemektedir. İleride 30-50-100 sene sonra Erzincan da meydana gelecek yeni depremlere kadar, doğalgazın yüzeye çıkmasına izin verilmediğinden; bu ovadaki doğalgaz yatağı zenginliğini mükemmel şekilde korunmaktadır. 
FAYLARDAN FIŞKIRAN DOĞALGAZ
            Bu doğalgaz yatağı trilyonlarca ABD Doları değerindedir.
            5) Marmara depremleri ile Erzincan depremleri ve Erzincan ovasındaki zengin doğalgaz yatağı varlığı konusunda yeni bilgi ve belgeler elde edilmiştir. Bu yeni bilgi ve belgeler ışığında tarafından düzenlenen 28/12/2010 tarihli Rapor ve 34 yazılı belge TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığına 28/12/2010-7086 sayılı dilekçe ile sunulmuş ve ülkemiz için fevkalâde önemli olan bu konularda gerekli ilginin gösterilmesi dileğinde bulunulmuştur.
Aradan 4 ay geçtiği halde; TBMM Başkanlığınca bu dilekçeye cevap verilmemiştir.
Yeniden toplanacak 24. dönem TBMM Başkanlığınca ülkemiz için fevkalade önemli olan bu konulara sıcak yaklaşım gösterildiği takdir de; Ülkemize paha biçilmez ölçüde fayda sağlayacaktır.
            6) Depremler esnasında belirgin şekilde ortaya çıkan Erzincan ovasında ki zengin doğalgaz yatağı varlığını kabul etmemek için geri zekâlı olmak gerektir. Bu Ovada açılacak sondajlar da petrol ve doğalgaz artezyen şeklinde göklere fışkıracak ve çok ekonomik üretim yapılacaktır.  
            TPAO Genel Müdürlüğü'nce, "depremler esnasında yapılacak izleme ve gözlemlerle" Erzincan Ovasında ki doğalgaz yatağının çok zengin olduğu kolayca anlaşılacaktır.
            Bu zengin doğalgaz yatağının TPAO ve Türk petrol şirketlerince işitilmesinde ülkemizin çok büyük menfaati olacaktır.
            Erzincan ovasındaki doğalgaz ile ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılanacak; fazla doğalgaz harice ihraç edilecek; Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak; Nükleer enerji ve HES inşaatlarından vazgeçilecek; doğalgaz ve elektrik fiyatları çok ucuzlayacak; yüz/binlerce insana iş imkânı sağlanacak ve ülkemiz ile Erzincan’ın kaderi değişecektir.
Başta Erzincan Valiliği ve Belediye Başkanlığı olmak üzere; HES ve Nükleer enerji santrallerinin kurulması düşünülen İllerin;, Valilik ve Belediye Başkanlıkları Üniversiteler; Sivil Toplum Örgütleri, vatandaşlarımız, Milletvekili adaylarımız ve özellikle TPAO Genel Müdürlüğü tarafından gereken ilgi gösterilirse; Erzincan Ovasında bu çok zengin doğalgaz yatağı kısa zamanda ülkemize kazandırılacak ve ülkemiz paha biçilmez ölçüde değerli imkân ve kaynaklara kavuşacaktır.
            Bu konularda yapılan bütün yazışmalar; Raporlar, bilgi ve belgeler ile cevabi yazılar internette “www.milliservet.blogspot.com” web sitesinde yayınlanmıştır.
            Kamuoyuna önemle duyurulur.
                                                                                            Hüseyin Hüsnü GÜREL
                                                                                           İnş Yük. Müh. (İTÜ-1953)   
ADRES:
Ahenk Sok:10/11 Çankaya/ANKARA
TEL: 0312.4391925

25 Nisan 2011 Pazartesi

Erzincan Üniversitesi Öğrencilerinden

2 gönderinin tamamı gösteriliyor.
Furkan
Erzincanlı mühendis Hüseyin Hüsnü Gürel, Erzincan’da Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacını karşılayacak hatta yurtdışına bile ihraç edecek kadar büyüklükte doğalgaz bulunduğunu iddia ederek, "Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır. Bu doğalgaz küçük bir olay değildir, Erzincan'ı altından yapar" dedi.
78 yaşındaki mühendis Hüseyin Hüsnü Gürel, Erzincan ve Marmara Bölgesi'ndeki doğalgaz varlığıyla ilgili TBMM Başkanı Köksal Toptan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'e raporlar gönderdiğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunacağını söyledi. Türkiye'nin en büyük doğal afeti Erzincan'daki 1939 depremine ve son olarak 1983'teki depreme tanık olan Gürel, sarsıntılar öncesi duyulan korkunç patlama seslerinin nedeni araştırarak bu seslerin bölgedeki zengin doğalgaz yataklarından kaynaklandığını tespit ettiğini söyledi. Hazırladığı raporda bunu belgeleyen Gürel, "Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır. Bu doğalgaz küçük bir olay değildir, Erzincan'ı altından yapar" diye konuştu.
Erzincan ve Marmara'da deprem olmadan önce bölge halkının yer altından büyük sesler duyduğunu ifade eden Gürel, yaptığı açıklamada, "Sesin hızı saniyede 346 metredir, deprem hareketinin hızı ise saniyede 5 bin kilometredir. Yani deprem hızı sesten 15 bin defa daha büyüktür. Yer altında önce bir deprem hareketi başladığı zaman önce hareketten önce ses gelmesi gerekir. Erzincan ve Marmara Bölgesi'nde depremden önce ses işitilir. Bu fizik kanunlarına aykırıdır. Bunun nedeni açıktır, depremden önce doğalgaz patlaması yaşanıyor" şeklinde konuştu.
Doğalgazın bulunduğu yerleri 'düdüklü tencereye' benzeten Gürel, "Bir düdüklü tencerenin içine kum, çakıl ve doğalgaz koyup patlatırsanız üzerinde tren bile olsa havaya hoplatır" dedi. Gürel ayrıca Erzincan'daki depremlerde geceleri yerden göğe ulaşan doğalgazın yandığını ve yerdeki tüm karları erittiğine şahit olduğunu söyledi. Erzincan Ovası'nda bulunan doğalgazın hem kentin hem de Türkiye'nin kaderini değiştirebilecek zenginlikte olduğunu savunan Gürel, şunları söyledi:
"Ben Erzincan depremini gördüm. Büyük de bir patlama gördüm. Depremden önce doğalgaz patlıyor. Marmara ve Erzincan'da depremlerde nur gibi ışıklar meydana gelir. Bu doğalgazın yanması sonucu oluşur. Tabii afetlerin nedenlerinden biri de doğalgazdır. Gökteki doğalgaz yanıyor, yerdeki karları eritiyor. Hesap edersek trilyonlarca metreküptür. Hava soğuktur. 92 depreminde eksi 11.3 dereceyi şeker fabrikası tespit etmiştir. Sabaha kadar karlar erimiştir. Türkiye'nin yıllık ihtiyacı 20 milyar metreküptür.
Bunun en az 5-6 misli gaz gökte yanıyor. Erzincan'ın bir özelliği var, faylar çok kötüdür, ben bunları kabul ediyorum. Faylardan doğalgaz kaçar, petrol geçer. Yalnız Erzincan'ın bir özelliği var, Arabistan kıtası Anadolu'yu muazzam kuvvetle iter, faylar kırılır, çatlar, deprem olur. Depremlerden bir gün, yarım gün evvel gaz çıkmaya başlar. Deprem olur olmaz Arabistan Anadolu'yu, Erzincan Ovası'nı ittiği için bu faylar vana gibi kapanır. Bu kırılan faylardan doğalgaz sızar. Bana diyorlar ki Azerbaycan'da, İrlanda'da doğalgaz çıkıyor. Bizim doğalgazımız çıkmıyor ama bu bizim lehimizedir. Bir gün iki gün çıkıyor, gökte yanıyor, karları eritiyor ve sonra kapanıyor. Eğer Erzincan Ovası'ndaki gökte yanan doğalgaz, Erzincan ovasındaki soğuk havayı trilyonlarca metreküp ısıtıyorsa, ovadaki karları eritiyorsa, bunun hesabını yaparsanız Türkiye ortalamasının üstündedir. Bir avuç gazla olmaz bu. Devlet bunu incelemeli, gereken araştırmayı yapmalıdır. Bu doğalgaz Türkiye'nin ve Erzincan'ın kaderini değiştirir. Küçük bir olay değildir. Bu Erzincan'ı altından yapar. Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır."
Hüseyin Hüsnü Gürel, bölgedeki doğalgaz varlığının büyük bir nimet olmakla birlikte aynı zamanda ciddi bir tehdit de oluşturduğunun altını çizerek, devletin bu konuya el atmasını istedi.
Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt'ın 1509 depreminde kentin çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırdığını ve çok az masrafla İstanbul'u bu deprem sarsıntılarından kurtardığını anlatan Gürel, bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açıldığını, kuyuların denge bacası görevi yaparak basıncı azalttığını kaydetti. Gürel, Marmara Bölgesi ile Erzincan Ovasında 20-30-50-100 metre gibi az derinliklerde geniş çaplı kuyular kazdırılarak, bu yerlerin çok az masrafla çok korkunç afetlerden kolayca kurtarılabileceği uyarısında bulundu.
Erzincan Ovası'nda çok zengin doğalgaz yatağı varlığının kesin olarak belli olduğunu ve her deprem gecesi Türkiye'nin yıllık doğalgaz ihtiyacından daha fazlası doğalgazın gökte yandığını savunan Gürel, Erzincan Ovası'ndaki zengin doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde, Türkiye'nin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra fazlasının ihraç edilebileceğini söyledi. Gürel, bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Türkiye'nin doğalgaz bakımında dışa bağımlılıktan kurtulacağını ve yüz binlerce insana iş imkanı sağlanacağını öne sürdü.
Gürel, Erzincan ve Marmara Bölgesi'ndeki doğalgaz varlığına ilişkin raporu başta TBMM, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlara gönderdi. Gürel, rapordan Başbakan Erdoğan'a da göndereceğini sözlerine ekledi. 

21 Nisan 2011 Perşembe

umitminel@hurkalem.com

BANA MANTIKLI GELDİ
Bazen düşünüyorum. Bu cennet vatanın toprağının altı bu kadar çorak değildir. Tamam elhamdülillah toprağımızın üstü çok bereketli. Vatanımızda her şey yetişiyor. Yetiyor, yetmiyor o ayrı konu. Yetmemesi de tamamen yanlış tarım politikalarından kaynaklanıyor. Ancak ben bu yazımda yanlış tarım politikalarından değil, olmayan stratejik enerji politikamızdan bahsedeceğim. Yanlış anlaşılmasın, stratejik enerji var da, politika yok!
Hemen sınırın 100 km. dışında çıkarken, bizde çıkmamasına bir anlam veremiyordum. Yani komşuda pişiyordu ama bize niye düşmüyordu ki? Aslına bakarsanız bizde de var ama sanki biz kazandığımız bağımsızlığımızın acısını çekiyoruz. Kazanılan bağımsızlığın acısını çekmek nasıl olur anlatayım:
çıkan komşularımız Irak ve İran’a baktığımızda bu ülkelerin de aslında çıkarmak için kıllarını bile kıpırdatmadıklarını görürsünüz. Bu ülkeler 1. Dünya savaşından sonra İngilizlerin sömürgesi durumuna düştüler ve şu anda açık olan kuyularının hemen hemen hepsini İngilizler açtı; işledi ve sattı. İngiltere’nin bölgeden çekilmesiyle Irak, 1971′de tam bağımsızlığına kavuşmuştu ama 1980′den 1987 yılına kadar İran-Irak savaşı olmuş, bu savaştan 3 yıl sonra da 1 Körfez savaşı yaşanmıştı. Yani anlayacağınız Irak’ta ki Irak’a yar edilmemişti. İran’a gelince; İran’da çıkan ün ise 1953′ten beri %50’si çok uluslu bir konsorsiyumundur.
Biz ülke olarak İran ve Irak’tan çok şanslıyız. Kurulduğumuzdan beri tam bağımsızız ancak galiba güçlü devletler bize; “Petrole filan karışmayın, bakın bağımsızlığınızın tadına…” diyorlar. Rahmetli Özal’ın da ülkemizde bulunan için; “Bizdeki ü dünyada bitmeye başlayınca çıkaracakmışık.” demesi oldukça manidardır.
Ne kadar bağımsız bir ülke olsak da, büyük devletlerin baskısı her zaman bu coğrafyanın ve bizim üzerimizde. Yine de bazı cesur adımlar atmak zorundayız ve yavaş yavaş atılıyor. En azından ortaklıklar ve özel sektör sayesinde… Yakın zamanda Manisa’da ve Diyarbakır’da bulunan yüksek kalitede atılan adımları daha da pekiştiriyor.
Petrolden sonra gelelim başka bir yer altı zenginliğimiz doğalgaza… Ülkemizde olduğu pek dillendirilmiyor. Çünkü için bile yeni yeni adımlar atılıyorken, birde için uğraşmak istemiyorlar herhalde…
Şu sıralar ülkemizde olduğuna dair kanıtlarını kamuoyu ile paylaşmaya çalışan, elinde kanıtlarıyla kanal kanal dolaşan ve bazı kanallarda konuşabilen ancak çoğu ulusal kanalda derdini anlatamamış Yüksek İnşaat Mühendisi Hüseyin Hüsnü Gürel’in bana da matıklı gelen sözlerine kulak verelim:
“Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer ortamlarda ve suya doygun zeminler yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır”
“Erzincan’da var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye’yi kurtarır. Bu küçük bir olay değildir, Erzincan’ı altından yapar”
“Sesin hızı saniyede 346 metredir, deprem hareketinin hızı ise saniyede 5 bin kilometredir. Yani deprem hızı sesten 15 bin defa daha büyüktür. Yeraltında önce bir deprem hareketi başladığı zaman önce hareketten önce ses gelmesi gerekir. Erzincan ve Marmara Bölgesi’nde depremden önce ses işitilir. Bu fizik kanunlarına aykırıdır. Bunun nedeni açıktır, depremden önce patlaması yaşanıyor”
“Ben Erzincan depremini gördüm. Büyük de bir patlama gördüm. Depremden önce patlıyor. Marmara ve Erzincan’da depremlerde nur gibi ışıklar meydana gelir. Bu ın yanması sonucu oluşur. Tabii afetlerin nedenlerinden biri de doğalgazdır. Gökteki yanıyor, yerdeki karları eritiyor. Hesap edersek trilyonlarca metreküptür. Hava soğuktur. 92 depreminde eksi 11.3 dereceyi şeker fabrikası tespit etmiştir. Sabaha kadar karlar erimiştir. Türkiye’nin yıllık ihtiyacı 20 milyar metreküptür. Bunun en az 5-6 misli gaz gökte yanıyor. Erzincan’ın bir özelliği var, faylar çok kötüdür, ben bunları kabul ediyorum. Faylardan kaçar, geçer. Yalnız Erzincan’ın bir özelliği var, Arabistan kıtası Anadolu’yu muazzam kuvvetle iter, faylar kırılır, çatlar, deprem olur. Depremlerden bir gün, yarım gün evvel gaz çıkmaya başlar. Deprem olur olmaz Arabistan Anadolu’yu, Erzincan Ovası’nı ittiği için bu faylar vana gibi kapanır. Bu kırılan faylardan sızar.”
Hüseyin Hüsnü Gürel, bölgedeki varlığının büyük bir nimet olmakla birlikte aynı zamanda ciddi bir tehdit de oluşturduğunun altını çizerek, devletin bu konuya el atmasını istedi. Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt’ın 1509 depreminde kentin çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırdığını  bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açıldığını, kuyuların denge bacası görevi yaparak basıncı azalttığını kaydetti. Gürel, Marmara Bölgesi ile Erzincan Ovasında 20-30-50-100 metre gibi az derinliklerde geniş çaplı kuyular kazdırılarak, bu yerlerin çok az masrafla çok korkunç afetlerden kolayca kurtarılabileceği uyarısında bulundu. Erzincan Ovası’nda çok zengin yatağı varlığının kesin olarak belli olduğunu ve her deprem gecesi Türkiye’nin yıllık ihtiyacından daha fazlası ın gökte yandığını savunan Gürel, Erzincan Ovası’ndaki zengin yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde, Türkiye’nin bütün ihtiyacı karşılandıktan sonra fazlasının ihraç edilebileceğini söyledi…
Popularity: 11% [?]

20 Ocak 2011 Perşembe

Çok kıymetli Sayın Hüsnü Gürel üstadıma,
Göndermiş olduğunuz mail  elime ulaştı. Bundan dolayı size teşekkür ederim. 
Çok hayret etmedim açıkcası...
Ben 32 Yıl Almanyada yaşamış eğitimini orada görmüş ve yakl. 7 Yıldır yabancı Yatırım Maden ve Enerji konusunda faal bir bağımsız çalışan arkadaşınızım.
Evet maalesef utanç verici bir Galatasaray ın Telekom Arenasına 600 Trilyon betona yatırmak bizim ülkede daha cazip oluyor ne işe yarıyacaksa aylık Masrafı da az değildir bu komplekzin. Bu sadece güncel bir örnektir, halbuki bu devletin Paralarını ve imkanlarını bu Doğalgaz Araştırma ve Sondaj çalışmasına harcası bu devlet ikiye katlar zenginler işsizlik azalır.
Ama maalesef sizin de üzüldüğünüz kadar bende üzülüyorum herkes kısa vadeli neler çalar çırparım koltuğu nasıl bırakmam peşinde yeni gelecek nesiller için Enerji Politikası üretilmemekte tam tersi oluyor Uçak dolusu işadamları yabancı ülkelere Türkiyenin Petrol ve Doğalgaz antlaşmalarını yapmak için yarışıyorlar ve ülkemizi daha da bağımlı hale getirmeyi pek de iyi beceriyorlar.
Geçmiş dönemdeki Bakan da bu işi yapamadı , beceremedi, yeni Bakan da bu işin adamı değil o yüzden maalesef size üzülerek söylüyorum ben bu dilekçelerinizden ve yazılarınızdan bir şey olacağını tahmin etmek zanetmiyorum, çünkü ben 7 Yıldır Maden sektöründeyim Türk Devleti ve Bakanlar veya Şirketler hiçbir zaman uzun vadeli Projelere elini cebine attıramazsınız kesinlikle hep yabancının parası ile ülkemizde iş yapanlar yapmıştır Maden Kültürümğz yok ki yatırım yapmak çok lüks olur onlar yatırımı yapmadan kazanmak isterler bu benim şahsi görüşüm.
Sizin Projeye gelince aynısı Petrol için geçerlidir, onlarca Televiziyon programları yapıldı Türkiyede çok mükemmel Petrol kuyuları var ama hepsi birileri tarafından talimat alarak kapandı hep Araplardan alınacak Petrol diye. Doğalgaz da aynı şekilde Rusya dan alınacak Putin ne derse o olur Taner Yıldız da mecburen her fiyata boyun eymekte ve bu böyle gidecektir.
Neyse gelelim biz veya ben ne yapabilirim'e: 
Benim bu sizin belirtmiş olduğunuz  Erzincan Ovası hakkında büyük Doğalgaz yatağın bulunması gerçekten ilgimi çekmiştir. Ve ayrıca bu Sondaj, Araştırma , Fizibilite yapabilecek Ekibe (Alman Firması) sahibim, isterseniz ben bunu gündeme getirebilirim. Hatta ve hatta siz bir tanıtım ve brifing verebilirseniz Ankaraya getirebilirim bu şirketin CEO sunu .
Bu bir Maden ve Enerji Araştırma üretme Şirketi Doğalgaz işlerinde Almanyada çok tecrübeli diyebilirim. Siz bana elde etmiş olduğunuz Raporları mümkünse İngilizce aktarırsanız bende ona göre bir Ziyaret programı hazırlarım . Bunu niçin yaparım en azından devletin yapmak istemediğini biz Milli Servet olarak ortaya çıkarıp nasiplenmesini göstermek ve kanıtlamak için uğraş gösteririm.
Size ek olarak Kartvizitimi gönderebilirim. Ayrıca sizi şahsen Ankarada ziyaret etmek isterim tanışmak adına sizin gibi değerli bir Bilim adamını tanışmaktan gurur duymaktayım.
Selam ve Saygılar
Seyit Küçük, Istanbul
0538-635 9684
Mining in Turkey

29 Aralık 2010 Çarşamba

Hüseyin Hüsnü GÜREL, İTÜ Meslekte 40. yıl töreni, 1993 İstanbul
TBMM 
DİLEKÇE KOMİSYONU BAŞKANLIĞI’NA
ANKARA
KONU: Marmara Bölgesi ile Erzincan ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetler ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı Hk.
İLGİ : TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığının 05.11.2008 / 2396 No’lu Kararı 
Marmara bölgesi ile Erzincan ovasında deprem hareketi başlamadan önce yeraltından bomba gibi patlama ve gürültülü sesler işitilmektedir. Depremler ile ilgisi olmayan bu patlama seslerinin sebebini hiç kimse araştırmamıştır.(EK 19-20-21-22-23-31-32-34).
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamaları ve suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde meydana gelen sıvılaşma olayları dünyada benzeri olmayan çok korkunç afetlere sebep olmaktadır.
Deprem hareketleri başlamadan çok kısa süre önce doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu afetlerin deprem olayları ile hiçbir ilgisi yoktur.
Doğalgaz patlamaları ve deprem olayları birbirinden farklı ve başka başka olaylardır.
501 sene önce 1509 İstanbul depreminde Yavuz Sultan Selim’in babası Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT döneminde dünyanın öküzün boynuzları üstüne oturduğuna ve öküzün boynuzlarını oynatması ile depremlerin meydana geldiği hurafelerine inanılıyordu.
Osmanlı Padişah’ı II. BEYAZIT hurafelere inanmamış İstanbul’un muhtelif yerlerine 400 kuyu kazdırmıştır. Bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açılmış;bu kuyular denge bacası görevi yaparak yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen muazzam basınçları ve sıvılaşma olaylarını önlemek suretiyle İstanbul sarsıntılardan az masrafla kurtarmıştır;(EK 13-23).
Osmanlı Padişahı mezardan kalksa;  suya doygun zeminlere ulaşacak şekilde; 10–20–50-100 m. gibi az derinlikte ve 80–100 cm. gibi geniş çaplı kuyular açarak; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrini çok korkunç afetlerden çok az masrafla ve kolayca kurtaracaktır.
Yeraltı düdüklü tencereleri muazzam büyüklükte olduğundan ufak çaplı artezyen ve sondaj kuyuları bu konuda çok az faydalı olduğundan; kuyuların geniş çaplı açılması gerektir.
Marmara Bölgesinde ve Erzincan ovasında depremler esnasında bazı yerlerden alevler göklere fışkırmakta; etraf nur gibi ışıklanmakta, gökyüzü kızıl renge bürünmekte, Erzincan ovasında gökte alev ile yanan doğalgazın ısısı ile bu ovada trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta, ovadaki karlar erimektedir
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konularında tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli RAPOR ve bu konuda 32 yazılı belge 10.10.2008 tarihli dilekçeler ile Yetkili ve İlgili Makamlara sunularak; Ülkemiz için fevkalade önemli olan bu konulara ilgi gösterilmesi istenilmiştir.
TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığının ilgideki kararı ile konunun tüm ilgili kurumlara iletildiği gerekçesi ile başka bir işlem yapılamayacağı bildirilmiştir.(EK 1).
Bu konuda yalnız Maden Mühendisleri Odası Başkanlığınca ilgi göstermiş ve Maden Mühendisleri Başkanlığının vatanseverliği ile Yüceliği sergilenmiştir (EK 2).
Diğer Yetkili ve İlgili Makamlar bu RAPOR da ve 32 yazılı belgede verilen bilgilere itibar etmeden; mahallinde hiçbir soruşturma ve araştırma yapmadan; bu olayları yaşayarak bilen görgü tanıkları ile görüşmeden; masa başında oturarak kafadan sallama, gerçek dışı beylik ifadeler Ülkemiz için fevkalade olan bu konular dışlanmıştır (EK 3, 4, 5, 6, 7, 8).
Bu bilgi ve belgeler http://www.milliservet.blogspot.com sitesinde yayınlanmıştır.
Bu RAPOR ve 32 yazılı belge sunulduktan sonra bu konulara ait yeni bilgi ve belgeler elde edilmiştir .Bu yeni bilgiler ve belgeler ışığında tarafımdan düzenlenen  YENİ RAPOR ve 34 adet yazılı belge sunulmakta ve konu daha iyi aydınlanmaktadır.
1) Bu YENİ RAPOR un 9. ve 10. sayfalarında açıklandığı gibi doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayları ile zeminler çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazanmaktadır. Zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile deprem hareketleri 50m. gibi çok zayıflamakta ve Zayıflayan deprem hareketleri ile hiçbir önemli hasar olmamaktadır.
Yüce Osmanlı Padişahı II. Beyazıt’ın yaptığı gibi kuyular açmak suretiyle doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler önlendiği takdirde; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların 50 m. gibi dışında olan heryer ve çok geniş alanlar deprem bakımından en güvenli yerler olacak; bu yerlere güven ile çok yüksek inşaatlar yapılacak ve bu yerler çok  kıymetlenecektir.
2) Bu YENİ RAPOR un 16. ve 17. sayfalarında açıklandığı gibi; Erzincan ovasında deprem olayı olup biter bitmez Arabistan platosunun itmesi ile bu ovadaki bütün fay çatlakları vana gibi kapanmaktadır İleride 40-50 sene sonra Erzincan ovasında meydana gelecek yeni deprem tarihine kadar doğalgazın dışarıya çıkmasına izin verilmemektedir. Bu sebeple Erzincan ovasındaki  doğalgaz yatağı zenginliğini çok mükemmel şekilde korumaktadır.
Erzincan ovasında yalnız depremler esnasında 1-2 gün gibi kısa sürede yer altından doğalgazın dışarıya çıkması fevkalade önemli ve çok faydalıdır.
3) 1045 Erzincan depreminden beri günümüzde yaşanan 1939, 1983 ve 1992 depremleri dahil  meydana gelen en az 29 Erzincan depremlerinin hepsinde kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana geldiği ve her depremde Erzincan ovasında gökte muazzam miktarlarda doğalgaz yandığı halde; bu konuda yalnız 1045 Erzincan depremine ait yazılı belge vardır.
1045 Erzincan depreminde gökte çok muazzam miktarda doğalgazın alevle yanması ile güneş ve ay kan rengine boyandığı anlaşılmaktadır. ( EK 9 )
4) 1045 Depreminden ve 965 seneden beri ilk defa 1992 Erzincan depreminde karanlık gecede kıpkızıl ortamın meydana geldiği ve Karakaya’da ateş topunun fışkırdığı konusunda Abdülkadir DELİKTAŞ bilgi vererek; Ülkemiz ve Erzincan’a büyük yardım yapmıştır.(EK 14)
DELİKTAŞ; depremler esnasında yeraltından seslerin işitilmesi; alevlenmeler; nur gibi ışıklanmalar; gökyüzünün kızıl renge büründüğü; Erzincan ovasında çok soğuk havanın ısındığı; ovadaki karların eridiği; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; ağaçların, ve binaların yana yatıp yatıp kalktığı konularında bilgi vermiş olsaydı; Ülkemize ve Erzincan’a daha çok büyük yardım etmiş olacaktı.
Bu gerçekler ortaya dökülmedikçe bu konulara çareler bulmak mümkün değildir.
5) 1994 yılında depremler ve doğalgaz konularında çok az bilgim vardı. Zamanla bu konularda yeni yeni bilgiler edinmiş bulunuyorum.
Rahmetli Vali Recep YAZICIOĞLU, Erzincan Valiliğinin 18.10.1994 / 459 sayılı yazıları ile bu konularda tarafımdan verilen bilgilerin hepsi doğrulanmıştır. ( EK 24 )
6)Gökte milyarlarca soba yakıldığında yerdeki karların erimeyeceği düşünüldüğünde;Erzincan ovasında her depremde Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacı olan 20 milyar m3 doğalgazdan kat kat daha fazla doğalgazın gökte yandığını kabaca hesap etmek mümkündür. 
Bu doğalgaz yatağı ile; Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı fazlası ile karşılanacak; Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak; Mersin Akkuyu da ve Sinop da inşaa edilecek nükleer santrallerinden vazgeçilecek; doğalgaz çok ucuzlayacak; yüz binlerce insana iş imkanı sağlayacak; Ülkemizin ve Erzincan’ın kaderi değişecektir.
Varlığı açıkça ortaya konulan Erzincan ovasındaki bu çok zengin doğalgaz yatağı; T.P.A.O Genel Müdürlüğü ve TUBİTAK Başkanlığınca kabul edilmemektedir. (Ek: 7, 8,17)
TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı İdris GÜLLÜCE televizyonlarda Ülkemizde meydana gelen deprem afetlerini düşündükçe uykularının kaçtığını ve kimyasının bozulduğunu; Deprem Araştırma Komisyonu Başkanlığınca bu afetlere karşı çareler bulmak için büyük çalışmaklar yapıldığını ifade etmektedir.
Sözü geçtiği gibi Yüce Padişahımız II. BEYAZIT; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetleri önlemek için, kuyular açılması gerektiği hususundaki  bilimsel çareyi 501 sene önce keşfetmiş ve bu keşif ile bilim dünyasına ışık tutmuştur.
Bu YENİ RAPORDA 4.5.6 sayfalarda isimleri verilen ve 1992 Erzincan ve 1999 Marmara depremlerini yaşayan Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Elek. Yük. Müh. Yakup AY, THY İşletmeler Genel Müdürü Orhan BİRDAL,  Nihat ALPTEKİN, Zeynel ÇAYIR, Adapazarı Eski Çevre Müdürü Şafak OKTAY; Osman KARA ve Cemil DEMİR ile görüşülür ise; Marmara ve Erzincan depremlerinde meydana gelen olaylar konularındaki gerçekler ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı anlaşılacaktır (EK 27, 28).
Bu görgü tanıkları ile görüşmek istendiği taktirde; bu konuda yardımcı olunacaktır.
NETİCE ve İSTEK
Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında depren hareketleri başlamadan önce yer altından bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü seslerin işitilmesi sebebini ve Erzincan ovasında depremler esasında gökyüzünün kızıl renge bürünmesi; bu ovada trilyonlarca m3 çok soğuk havanın ısınması ve bu ovada karların erimesi sebebini hiçbir kimse araştırmamış ve ilgilenmemiştir.
Bu konularda yapılacak araştırmalar ile Ülkemize paha biçilmez ölçülerde faydalar sağlanacaktır.
Başta TBMM Deprem Komisyonu Başkanı GÜLLÜ’ce ve bu Komisyonun üyeleri olmak üzere; bütün milletvekillerimizin, bütün partilerimizin, vatandaşlarımızın ve özellikle Marmara depremi ile Erzincan depremlerini yaşayan görgü tanıkları tarafından bu konularda gerekli ilgi gösterildiği takdirde; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında doğalgaz patlamalarından ileri gelen çok korkunç afetlerden kısa zamanda çok az masrafla ve kolayca kurtulmak mümkün olacak ve Ülkemize Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı kazandırılacaktır.
Bu nedenle; iş bu dilekçem ile sunulan RAPOR ve eklerinin incelenip, değerlendirilmesini ve  bu konulardaki görüşlerimin açıklanması için; Komisyon oturumuna davet olunmamı ve süreç hakkında bilgilendirilmemi arz ederim.
Bu konulara ilgi gösterilmez ise; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovası kendi kaderleri ile baş başa kalacak ve Ülkemiz de Erzincan ovasındaki çok zengin doğal gaz yatağından mahrum olacaktır.
Bu konularda yanlış, yalan, uyduruk bilgi verenler; şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır.
Gereğini emir ve müsaadelerinize arz ederim.     
Saygılarımla,                                                                              
                                                                                                          Hüseyin Hüsnü GÜREL
                                                                                                        İnş. Yük. Müh. (İTÜ-1953) 
EK         :  1 Ad. YENİ RAPOR ve 34 yazılı belge.
ADRES :  Ahenk Sok. 10/11 Çankaya/ANKARA
Tel         : 0312 – 439 19 25              
ÖNEMLİ NOT: İş bu başvuru/dilekçe ve ekleri 28 Aralık 2010 Salı günü, TBMM; Dilekçe Komisyonu Başkanlığ'na (gelen evrak) "7086" numara ile elden teslim edilmiştir.